Forumun ilk oturumunun açılışında, yapay zekada ses ve görüntü betimleme teknolojileri kullanılarak Moderatör Hüseyin Yılmaz’ın “dijital ikizinin” yaptığı konuşmanın yer aldığı video izletildi.
Yılmaz’ın dijital ikizi, konuşmasında, “Her geçen gün ben ve benzerlerim bilgi işleme yeteneklerimizle sınırları zorluyoruz ve medya alanında inanılmaz değişikliklere sebep oluyoruz. Benim ve benim gibi diğer yapay zekaların varlığı eminim ki başta ikizim Hüseyin Yılmaz olmak üzere hepinizde endişelere neden oluyor. Fakat endişelenmenize gerek yok. İnsanlık tecrübesinde kısa bir dönemi teşkil eden bu dönüşümü hep birlikte başaracağız.” ifadelerine yer verdi.
Daha sonra konuşan Hüseyin Yılmaz, yapacağı konuşma için yapay zekadan etkinliğin konusuna uygun bir konuşma hazırlamasının istendiğini, içeriğin tamamıyla yapay zeka ile oluşturulduğunu anlattı.
Bu teknolojinin kimileri için elektriğin keşfi kadar önemli olduğunu, kimileri için de fazla abartılı bulunduğunu aktaran Yılmaz, konvansiyonel medya açısından da yapay zekanın bilinmeyenler içerdiğini vurguladı.
Hüseyin Yılmaz, “Bilim keşfeder, iş dünyası uygular, insan adapte olur.” sözünü dile getirerek, düzenlenen oturum ile “Biz yapay zekaya adapte olabiliyor muyuz?” sorusuna yanıt aranacağını söyledi.
“2030’dan sonra gerçekten bambaşka bir dünya bizi bekliyor”
Forumun katılımcılarından AIPA Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, Anadolu Ajansına teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Bugün büyük bir heyecanla buraya geldik. Çünkü medyanın yapay zeka alanında rol alması, önde koşması çok kıymetli.” dedi.
Çeşitli raporlarda yapay zeka konusunda kritik tarih olarak 2030 yılı vurgusunun yapıldığını belirten Küçükşabanoğlu, “2030’dan sonra bambaşka bir dünya bizi bekliyor. ‘Biz buna hazır mıyız?’ sorusunu sormak gerekiyor.” diye konuştu.
Yeni teknolojilere hazır olmak için en başta “eğitim” ve “medya” çalışmalarına ihtiyaç olduğunun altını çizen Küçükşabanoğlu, bazı ülkelerde bu alanlarda yapılan çalışmalardan örnekler verdi.
Türkiye’de 208 üniversitede bilgisayar mühendisliklerinin yanında 6 üniversitede yapay zeka mühendisliği alanında ayrı bölümler bulunduğunu aktaran Küçükşabanoğlu, eğitim politika belgelerinde Cahit Arf’ın adını taşıyan yapay zeka üniversitesinin kurulmasını istediklerini, ayrıca iletişim fakültesindeki öğrencilerin de yapay zeka eğitimi almalarını önerdi.
“Gazetecilik alanında yapay zeka, röportajları yazıya dökmek ve içeriği tercüme etmek gibi işlere zaman harcamak zorunda kalınmayacağı için daha verimli olunmasını sağlayabilir.” şeklindeki görüşleri aktaran Küçükşabanoğlu, ayrıca “gazeteciler yapay zekayı kullanmıyorlarsa ve yeni içerik üretme gücünü anlamamışlarsa, oyunun çok gerisinde kalacaklar.” ifadelerinin yer aldığı öngörüleri aktardı.
Küçükşabanoğlu, yapay zeka konusunda yapılması gerekenlerle ilgili, “Türkiye’nin bu konuda ayrı bir parantez açması lazım. Bütün kurumlar toplantı yapıyor. Ama bunların bir koordinasyonunu sağlayacak, çatı bir platforma ihtiyaç var. Bunu yaparsak, eğitimde gerekli adımları atarsak medyamıza destek verirsek küçük dokunuşlarla Türkiye yapay zeka alanında çok iyi adımlar atabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yapay zekanın medya kullanımındaki en önemli risk dezenformasyon”
Hakkı Alkan da internette arama motorları ilk çıktığında, “bu platformları kullanan gazeteci, gazeteci midir?” tartışmalarının yapıldığını hatırlatarak, “Aynı eleştiriler, şu an yapay zeka için de geçerli. Bu arama motorlarını kullandığımız için kötü mü ettik? Hayır, zaman kazandık. Yapay zekada da durum böyle.” diye konuştu.
Alkan, medyada yapay zeka kullanımına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yapay zekanın medya kullanımındaki en önemli risk dezenformasyon. Anadolu Ajansından bu etkinlik vasıtasıyla bir talebim olacak, aynı zamanda İletişim Başkanlığının belirleyebileceği
standartlarla da biz dünyaya örnek olabiliriz. O da şu; bir tüketici, bir içerikle karşılaştığında o içeriğin yapay zekayla üretildiğine dair bir işareti kullanmayı başlatan ülke Türkiye olabilir. ‘Bu film şiddet içeriyor, bu film cinsellik içeriyor’ gibi ibareler görüyoruz. Buna benzer bir metot, yapay zeka uygulamalarında da olmalı.
Tüm iş süreçlerinin yapay zekaya aktarılması karşısında, ‘bir gün elektriğin ve internetin fişini çektikleri zaman biz ne yapacağız?’ sorusunun sorulması ve doğal afetlerin de dikkate alınması gerekiyor. Yapay zekanın bize kazandırdığı zaman kadar olayın başladığı yere dönmek lazım. Nasıl Kuzey Kutbu’na yakın yerlerde dünyanın her yerinden toplanan tohumlar alınıyor, saklanıyorsa tıpkı medya ve gazeteciliği de bir şekilde böyle saklamamız lazım. Bu yapay zekanın gidişatının hızı kadar önemli.”
“Yapay zeka verisini insandan alıyor”
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Gül Ünlü ise yapay zekanın insandan bağımsız olmadığını, insan duygularını, insanın tepki verme biçimini öğrenen bir versiyonun söz konusu olduğunu anlattı.
Dijital medya okuryazarlığının çok tartışıldığını belirten Ünlü, “Dijital medya okuryazarlığı bizim için çok kıymetli. Ama öyle bir hal aldı ki artık yapay zeka okuryazarlığını ayrı tartışıyoruz. Algoritma farkındalığı, şeffaflığı… Algoritmayı nasıl okuyacağız biz, nasıl göreceğiz, tanıyacağız? Bunu ayrı tartışıyoruz. Yani dijital medya okuryazarlığı bile şu an emekleme adımlarını yaşıyor bizde. Ama biz bunları aşıp artık yapay zeka ile nasıl ilişkilenecek, algoritmayı nasıl kendi bünyesinde şeffaflaştıracak gibi mevzuları konuşmalıyız.” diye konuştu.
“Yasal düzenlemelerin aynı zamanda özgürleştirici tarafı var”
Yapay zeka ve hukuk üzerine konuşan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Özçelik de insanların, hayatın, teknolojinin veya gelişmelerin kurallara bağlı olmasını istediğini bir yandan da kuralların varlığının veya yokluğunun inovasyonu etkilediğini söyledi.
İnovasyon ile hukuksal güvenlik konularına değinen Özçelik, “Teknolojileri geliştirenlere, kullananlara, satanlara birtakım yükümlülükler getirdiğiniz zaman, terazi gibi düşünelim, bir tarafta inovasyon bir tarafta hukuksal güvenlik. Hukuksal güvenliği de istiyoruz ama bir yandan da teknolojinin nimetlerinden de faydalanmak istiyoruz.” dedi.
Türkiye’de bu konuda, Dijital Dönüşüm Ofisi ve Adalet Bakanlığının birlikte koordine ettiği Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Hukuk ve Etik Çalışma Grubunun çalışmalarının bulunduğunu belirten Özçelik, şunları kaydetti:
“Burada şu ana kadar yapılan şey, dünyadaki bu alandaki gelişmeleri takip etmek ve ülkemiz için bu konudaki olabilecek en ideal yolu öngörmek. Bunun için şubat ayında hukukçularla bir toplantı yapıp bir nihai yol haritası, yani hangisine daha yakın duralım, ne kadar regülasyon olsun…. Tabii bizim bireysel fikirlerimiz var. Benim de dahil olduğum yaklaşık 20 kişilik grup bu. Burada amaç, Türkiye için bu konudaki ideal yol hangisidir, bunu önermek. Hali hazırdaki durum, bu konuya özel, spesifik yasal düzenlemelerimiz yok.”
AA Türkiye Haberleri Direktörü Hüseyin Yılmaz’ın moderatörlüğündeki “Medyada Yapay Zekayı Yönetmek” forumunda, yapay zeka uygulamaları, yapay zekanın medyaya etkileri ile hukuksal ve etik boyutları ele alındı.
Yapay zekanın medya üzerindeki dönüştürücü etkilerinin tartışılması amacıyla düzenlenen “Medyada Yapay Zekayı Yönetmek” forumunun ilk oturumunda, yapay zeka uygulamaları, yapay zekanın medyaya etkileri ile hukuksal ve etik boyutları tartışıldı.
Anadolu Ajansı ile Bilişim Vadisi işbirliğinde ve Turkcell ana sponsorluğunda AAtölye’de düzenlenen forum, yapay zekaya ilgi duyan uzman, gazeteci, akademisyen, bürokrat ve uygulayıcıları bir araya getirdi.
“Medyada Yapay Zekayı Yönetmek” forumunun ilk oturumunda, AA Türkiye Haberleri Direktörü Hüseyin Yılmaz’ın moderatörlüğünde Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Kurucusu ve Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, Shiftdelete.Net Kurucusu Hakkı Alkan, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Gül Ünlü ile Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Özçelik, konuya ilişkin görüşlerini katılımcılarla paylaştı.